Milyonlarca kelime kafamın içinde uçuşurken, oraya buraya yazamadığım, kimseye söyleyemediğim şeylerin varlığı beynime ve yüreğime fazla geliyordu ve yine aldım bu sanal günlüğü elime...

29 Mayıs 2012 Salı

Elmyraucuc diyorki;

Merhaba,

Ben psikolojik hastalığı olan bir bireyim, Sert çıkışlarıma, bağırmalarıma, triplerime, sevgi budalalığıma, sevgi açlığıma katlanmak zorundasınız anca böyle bir durumda DOST, SEVGİLİ, AİLE olabiliriz ve ancak bu durumda bende sizin her şeyinizi olduğu gibi kabul edebilirim. SEÇİM SİZİN!!! Beni dinlediğiniz için TEŞEKKÜRLER, öpt. kib. bye.

20 Mayıs 2012 Pazar

Hastane Günlükleri - 4

9 Şubat Pazar 2012


Yine hastanedeyim, döndüm, yine aynı yatış işlemleri ile uğraştık, prosedür her zaman canımı sıkmıştır ama her kurum ve kuruluşun kendine göre kuralları vardır uymak gerekir.

Bu defa tedavim başlıyor, hemşirelerden uzun uzun ön bilgilendirme dinledim burada tedaviler en az 3 hafta oluyormuş, bu ufak bina, bu oda, bu yatak ve bu insanlar en az üç hafta boyunca evim ve ailem olacaklar.  Buranında uzun bir kurallar listesi var, kurallara uyacağına dair bir imza atıyorsun. Çok zor değil bir amaç için buradayım değil mi?

Öfke durumumu yenmeliyim ve hayatıma yeni bir başlangıç yapmalıyım, yeni ve güzel bir iş, belki bir kanalda belki bir şirkette belkide bir dizi setinde bilemiyorum.

Burada 2 doktorunuz oluyor biri asistanınız genelde görüşmeleriniz onunla ve haftada bir uzman doktorunuzu görüyorsunuz o zaten sizin bütün asistan görüşmelerinizden haberdar oluyor.

Benim asistanım F. öyle tatlı biriki, kara kara kocaman gözleri, kıvırcık saçları, küçücük kırmızı dudakları ve sakin ses tonuyla size huzur ve güven veriyor sanki.  Bugün gelir gelmez beni odasına çağırdı annem ile babamın tanışmalarından başladık, benki ayrı bireylerin çocuğu olarak babamın kokusunu bile bilmezken kulaktan dolma bir kaç bilgiyle ona anlatmaya çalıştım her şeyi..

Her şey..... o kadar kesik kesik ki...

Neydim ben? Ne oldum? Nasıl oldum?

Olayları aktarırken duygularımı aktaramıyorum! Üzgün müydüm? Kırgın mı? Kızgın mı?

Hiç bulamıyorum cevapları ne hissediyordum ben çocukken?

Ortaokul ve Lise!

Hepsi, her şey o kadar kesik ve kırık...

Benim çocukluğum, ergenliğim bir yerlerde kayboldu...

Onları burada bulup ne hissedeceğimi öğrenebilecek miyim?

Kendime bir şekilde umut vermem lazım. Korkuyorum, ürküyorum...

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Eyvah elmyraucuc Mutfakta! - Kremalı Körili Tavuklu Makarna

Sonunda ben de mutfağa girdim ve kardeşlerimin en sevdiği makarnayı dahada sevdirmek için daha özenli olsun diye onlara yemek yaptım^^

Pek öyle ev kızı değilimdir biliyorsunuz, mutfak, temizlik, ev işleri pek olayım değildir ama sanırım bundan sonra Mutfak işleri gayet net olayım olmaya başlayacak çünkü inanılmaz keyif aldım.

Geçelim Tarifimize;

Evde bir gece önceden annemin fırında pişirdiği tavuk vardı, çocuklar da benden makarna istediler, erkek kardeşim "abla sos yapabilir misin?" diyince elimdeki malzemeleri birleştirip Kremalı Körili Tavuklu Makarna yapmaya karar verdim.

Malzemeler:
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı köri
1 hazır krema
1 paket makarna
Tavuk (Eğer siz pişirecekseniz yeni alacaksanız parça göğüs ve ya kalça eti alırsanız olur)
Tuz
Sıvı Yağ
Kekik





Önce makarnanın suyunu koyarak başlıyoruz, makarna suyu fokur fokur olana kadar blogumuzda gezeriz, facebook, twittera falan bakarız zaman hemen geçer, makarna suyu kaynayınca bir çimdik tuz ve bir gıdım sıvı yağ koyuyoruz suyun içine ve hooop diye makarnaları salıyoruz. Şöyle bir karıştırdıktan sonra saatimize bakalım tam 8 dakika tutacağız. 8 dakika sonra tam kıvamını almış olacak makarnamız :)

4. dakika da tavaya yağımızı koyuyoruz ve sarımsağı ufak ufak doğrayıp tavada şöyle bir çeviriyoruz ardından tavukları hemen ekliyoruz.. Miss gibi kokmaya başlıyor şu dakikadan itibaren. Benim tavuklarım önceden piştiği için ben 4. dakikada başladım ve çok az kızartacağım tavukları, siz tavuğu yeni aldıysanız daha önce başlamalı ve suyunu salıp çekmesini beklemelisiniz pişmesi için unutmayın olur mu? Tavuklarımız kıvama gelince kremayı döküyoruz hemen yanına, kremada iyice kendini salıyor ve mis gibi kokular salmaya devam ediyorlar hep beraber :) Hemen köriyide üstüne ekleyip iyice karışım birbirinle haşır neşir oluncaya kadar karıştıralım..

Bu sırada makarnamız hazır, süzüyoruz ben yıkamıyorum makarnayı siz isterseniz yıkayıp, tencerede biraz ısıtın.

Eğer tavamız geniş ise makarna ile sos karışımını orada karıştırabiliriz ama benim tavam geniş değildi ben önce makarnaları geri tencereye attım, altını yaktım ve tavadaki sosu makarnanın içine döktüm, uzunca bir süre karıştırdım hepsini birbirine geçinceye kadar :)











Göz kararı artık olduğunu anlayınca servisini yapabiliriz. Tabağa makarnayı koyduktan sonra kekik serpinki hem güzel görünsün hemde tadını alsın :)

Yemeğin sonucu; Kız kardeşim iki tabak üstüste yedi, erkek kardeşim çok beğendiğini söyledi :) Bence de pek bir lezizdi :)

Bu tarifler mutfak kuşu bayanlar için değil ama benim anlatışımla bence tüm bekar erkekler bile bu yemeği yapabilir hemde leziz :)

Hadi bakim orda burda tabağına 20 lira vermeyin oturun evde ucuz ucuz yiyin hemde bol bol :)

Deep Not: Yemek tarifimi bloga koymak yemeği pişirdikten sonra geldi aklıma önceden gelseydi bol fotoğraflı bir sunum olurdu, bir dahakine artık :)

18 Mayıs 2012 Cuma

Teyze olmak

Bugün Teyze oldum, bebeklikten beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen kuzenim biricik kız kardeşim Ayşem bugün minik bir bebek dünyaya getirdi, kokusunu duyamasam da ona dokunamasam da ben bugün Teyze oldum. Miniğimi görmeye gözlerini dünyaya açtığında yanında olmayı çok isterdim ama hayatsal sorunlar yüzünden bugün onların yanında olamadım en kısa zamanda gidip haretle önce Orhan Efe'mi sonra Ayşem'imi kucaklayacağım. Teyze olmak gerçekten çok acayip bir duyguymuş bundan tam 14 sene önce abla olduğumda ufak bir kıskançlık hissetmiştim 12 sene önce 2. kez abla olduğumda ise inanılmaz bir sevinç vardı ve şimdi Teyze oldum çok değişik bir duygu bu; içimde inanılmaz bir sevinç var açıp açıp yiğenimin fotoğrafına bakıyorum kokusu burnuma geliyor ve içimi inanılmaz bir sevinçle yanlarında olamamanın verdiği burukluk kaplıyor.

Belki benim için şu hayattaki en önemli kişinin kaybettiğim meleğim teyzem olduğu için bu kadar değer buldu içimde bu sıfat belkide bebeğimiz dayımın adını taşıdığı için bu kadar önemli oldu benim için bilemiyorum. 

Çok mutlu bir hayatı olsun bebeğimizin, analı babalı büyüsün, başarılar önünde dizilsin..

Hoşgeldin dünyamıza Orhan Efe'm hoş geldin.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Bazen diyorum yanlış zamanda doğmuşum.

Bugün uzunca bir süre elektrikler kesildi, meğer hayatımızda ne kadar büyük bir yeri varmış elektriğin, sabah uyandık elektrik yok, ocağın çakmağı bile çalışmıyor geçtim televizyonu, bilgisayarı.

Ses takıntım yüzünden yemek bile yiyemedim bu sessizlikte herkesin ağzından çıkan sesi duyup delireceğim diye tek başıma kahvaltı yapmaya karar verdim resmen. 

Eskiden insanlar nasıl yaşıyorlarmış elektriksiz, düşünün koca sarayda insanlar boş boş oturuyormuş bütün gün; eh onlar entrika yapmasında biz mi yapalım? Biz ışık olmadan önümüzü göremezken eskiler gaz lambasında oyalar yapıyorlarmış.

Daha mı çok kitap okuyorlarmış daha mı kültürlüymüş insanlar eskiden?

Bazen ütopik düşüncelerime engel olamıyorum bir sabah uyanıyormuşuz cep telefonu diye bir şey yok çat diye hayatımızdan silinmiş, kaç kişi delirirdi acaba? Iphone'umu çaldırmasaydım o deliler arasına bende girerdim ama şimdi girmem çünkü; Cep telefonumu gün içinde elime 1 kez alıyorum o da yatarken bakmak için biri aramışmı diye, o kadar umrumda değil.

Bir düşünün internetin gittiğini bir evde üç kardeş oturup şu an üç ayrı bilgisayardan takılıyoruz ve üçümüzde birbirimizden haberdar değiliz. Ben gribim mesela şu an nasılsın abla diye sormazlar bile, herkes kendi küçük sanal dünyasında takılıyor.

Bazen diyorum yanlış zamanda doğmuşum.

11 Mayıs 2012 Cuma

Lanet



Bugün bir başka sıkıldım lanet olsun
Düştüğümde kanayan bacağımı izlediğimde hissettiğim gibi hissediyorum bugün
Lanet sigaram bittiğinde boş pakete bakar gibi hissediyorum
Ben tekelden bira alırken, işe giden insanların bana bakışı gibi hissediyorum kendimi bugün
Lanet olsun bugün yine ufacık bir kız çocuğu gibi ağlıyorum
Kız çocukları neden hep ağlar o ufacık beyinlerinde neler kurarlar kim bilir belki bende farketmeden kuruyorumdur kafamda bir şeyler ve ağlamaya başlıyorumdur
Kalkarken kocaman bir yudum alacakmışım gibi içeceğimden hararetli bugün
Kurumuş dudaklarım sanki kullanılmayan bir sabun gibi çatlamış
Uzun soğuk gecelerde ilk yatağa girdiğinde yakalandığın sıtmanın verdiği yorgunluk gibi yorgunum bugün
Ve bir hasta kadar umutsuzum bugün
Lanet olsun bana Lanet olsun bugüne

8 Mayıs 2012 Salı

Hastane Günlükleri - 3

8 Şubat Çarşamba 





Evdeyim günlük, Okmeyda'nından yeni geldim, neden dediğini duyar gibiyim. Erenköy'den taburculuğumu verdiler kan almak için iki günlüğüne izinli çıktım, daha yeni yatmıştım ama biliyorsun bir insan Akdeniz Anemisi olunca en fazla üç haftalık planlar yapabiliyor. Üç haftada bir mecbursun kan almak için, kontrol için doktora gitmeye, doğduğum günden beri bu böyle, kalıtsal hastalık, genetik hastalık dedikleri bu. Evet, şükrediyorum daha kötü bir şey olmadığına bazen ama bazende isyan edesim geliyor her şeye. Diğer insanlar gibi sırtına çantayı vurup uzun bir yolculuğa çıkamazsın bir yerde üç haftadan fazla kalamazsın, ömrün boyunca bütün planların üç haftalıktır.

Bu nasıl bir şeydir bilir misin? Bilemezsin yaşayan bilir bir de yürekten hissedersen bilirsin. İçini kemirir ve çocukluktan başlar bu kemirmeler çünkü kemik yapın bile farklıdır hem ailenden hem diğer insanlardan.. Hastaneden arkadaşlarınla dışarıdayken kardeş sanırlar seni ve bir tek onların yanında rahat olabilirsin olabildiğince çünkü saklaman gereken hiçbir şey yoktur. Onlarda yaşadıklarını yaşamıştır, acılarını çekmiştir.

İlk okula yazılmak istediğimde sarılık zannedilip kapılardan kovulmuştum ben, ilk işime girdiğimde de bununla ilgili onca sorunlar yaşadım.

İnsanlara kabul ettirmen zordur, devlet bile sana %70 özür oranı verir ama ne özürlüsündür ne sağlam arada kalmışlık hep yer bitirir dedim ya deminde kemirir içini belki bu yüzdendir çektiğin psikolojik sorunlar doğduğun günden beri hep aradasındır.

Yarın geri döneceğim Erenköy'e ve oradaki arkadaşlara, hemşirelere herkese anlatmak durumunda kalacağım tüm hayatım boyunca olduğu gibi sil baştan ince ince anlatacağım çünkü ya yanlış anlarlarsa ya bulaşıcı sanarlarsa diye bir korku saracak tüm bedenimi.

Anlatması zor yaşaması ondan daha zor.

6 Mayıs 2012 Pazar

Yine ağlattın beni Cemal Süreya

ÇOK YÖNLÜ BLOGGER ÖDÜLÜ'NÜ BEN DE KAPTIM

Sevgili Deeptone hiçbir blog arkadaşını birbirinden ayıramamış ve benide aralarına katıp bu ödülü layık görmüş;
Versatile Çok Yönlü Blogger Ödülü. Çok çok çok teşekkür ediyorum kendisine.

Ödülün kuralları ise şöyle:

1. Siz de 11 arkadaşınıza vereceksiniz bu ödülü

Fragile , Madam B,Bayan Misi, Dilek Afiyon Avci, 
Fulya, Sitare, 
Herdemlezzet~Arzu~ , FilizHemere - Nyks , Profösör,
Aylin Şahin

2. Ödül aldıklarını bloglarına gidip haber vermeniz gerekiyor.

Zevkle uğruyorum sürekli zaten her birinin bloguna.. :)


3. Kendimizle ilgili 7 gerçek paylaşıyoruz.

Daha önce kendim ile ilgili 7 gerçeği yazmış mıydım ne?


4. Size ödül veren kişiye teşekkür edin.

Deeptone, beni de layık gördüğün için çok çok çok teşekkür ederim^^


5. Versatile Blogger Ödül fotosunu blogunuza ekliyorsunuz.

Eklemiştim bile^^

5 Mayıs 2012 Cumartesi

MİM SORUSU:'KADINLARA SUNULMUŞ TEK GELECEK EVLİLİK MİDİR ?'

Mim sorusu Misi'den gelmiş, çok beklettim biliyorum ama yazmak istememek çok kötü bir hastalık.

Neyse gelelim konumuza;

KADINLARA SUNULMUŞ TEK GELECEK EVLİLİK MİDİR ?

Hayır, asla öyle olamaz. Günümüz kadınları, çalışıyor, okuyor, tek başına ayakta durabiliyorlar. Gel görki bazen böyle olmuyor; benim de bir çok arkadaşım evlilik ile kafayı yemiş durumdalar. Bence bu evlilik ile gelecek olayına kendimiz kendimizi adapte ediyoruz. Arkadaşım evlendi bende evleneceğim, eyvah yaşım geçti evlenmem lazım gibi bir çok bahanemiz var evlenmek için.

Erkeklere sunulmuş tek gelecek asıl evliliktir bana göre çünkü; Bir kadına ihtiyaçları vardır arkalarını toparlayacak, eğer anneleri evlen diye tutturursa, çılgınlar gibi etrafta "evlerinin kadını" olacak hatun kişisini arar dururlar.

Biz kadınlarda olan durum ise ya yaşımızın geçip gittiğini farkettiğimiz için ya sosyal baskı yüzünden yada çocuk sevdası.

Ben kadınların geleceğinin evlilik olduğuna inanmıyorum. Günümüz Türkiyesinde güçlü olmamaları için hiçbir sebep yok.

Konuyu Aradia'ya paslıyorum, bakalım o ne düşünüyor bu konuda :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...