Milyonlarca kelime kafamın içinde uçuşurken, oraya buraya yazamadığım, kimseye söyleyemediğim şeylerin varlığı beynime ve yüreğime fazla geliyordu ve yine aldım bu sanal günlüğü elime...

13 Eylül 2012 Perşembe

Bir başı yok sonu da yok

Ara sıra kararsız kaldığınız oluyor mu? Ne yapacağınızı bilmediğiniz zamanlar? Peki ya elinizden gelen her şeyi yaptığınız ama O'nu tatmin edemediğiniz zamanlar? İki arada bir derede kalma durumu? Belirsizlik sizi de çok sinir ediyor mu?

Biraz özele inelim... Koşup koşup kucağına atlamak istediğiniz zamanlarda donup kalır mısınız? O'na onu çok özlediğinizi söylemek isteyip susmak zorunda kaldınız mı? Duygu haykırmak isteyip, karşılık alamamaktan veya terslenmekten korktuğunuz anlar oluyor mu?

Ben çok korkuyorum!

Çok kolay güvenen ve kendini insanlara açan biri değilimdir.. Kolay kolay dost olamam kimseyle bugün en yakın arkadaşımla bile 10 sene icinde dostluğumuz gerçek bir dostluk kıvamına girdi... Gönül işlerine gelince kolay kolay kabul edemiyorum kimseyi tenimde, yanımda eğer kabul ettiysem bu seferde vazgeçemiyorum. Elimden geleni yapıyorum dostlarım içinde, aşklarım içinde ama bazen tek başına çabalamak yetmiyor ve olmayınca olmuyor. 

Biliyorsunuz artık, kaybetmekten korkuyorum ben!

Bazen bu beni çok fazla hata yapmaya sürüklese bile korkuyorum işte... Siz korkmuyor musunuz? Birine alışıyorsunuz, onunla olmaya, eğlenmeye, onu öpmeye, onunla dertleşmeye hatta yanında uyumaya bile alışıyorsunuz, ve sonra hoop kayboluyor, kaybediyorsunuz, sizden uzaklaşıyor, yok oluyor...

Bu sizi korkutmuyor mu? Üzmüyor mu?

Beni kahrediyor, üzüyor.. 

Yine böyle bir durumdayım işte korkak, ürkek... VE KARMAKARIŞIK!!!


11 Eylül 2012 Salı

Tepedeki Çimenlik

Aslında yazacak çok şey var icimde biriktirdiğim.. Cumartesi gecesinden beri yalnızca karışık ve ofkeliyim .. Çok bir şey beklemiyorum aslında kimseden.. Sadece verdigim degerin karşılığını almaktır tek dileğim.. Çok mu şımarttım ben çok mu düştüm üstüne fazla mı geldi cocuk sana tüm bunlar? 

Kafam o kadar karışıkkı ne yapacağıma bile emin değilim ya da ne yapmam gerektiğine.. 
Sanırım her zaman susmak ve beklemek hatta sabretmek yapılabilecek en mantıklı şey...

9 Eylül 2012 Pazar

Zor be Çocuk çok zor!

Senin kuralların var çocuk
Senin karakterin var çocuk
Benim yok mu?

Kolay mı sanıyorsun be çocuk
Kolay mı tek başına uğraşmak

Ben duygularımı çok yoğun yaşıyorum
Çocuk yorma beni
Yalnız bırakma hissettirme!


8 Eylül 2012 Cumartesi

Bir şey

Rüzgar esiyor sırtıma
Sigaramın dumanını da alıp götürüyor
Mutluyum aslında
O kadar alışmışım ki mutsuz olmaya
Hep bir şey bekliyorum
Mutluluğumu bozacak

Huzurluyum aslında
Peki huzurumu ne bozacak?

Sen mi gideceksin?
Ben mı tükeneceğim?



5 Eylül 2012 Çarşamba

Saçma Sapan

Müjdeli bir haber ile başlayayım hormonların normal insanların düzeyine döndü ve bugün beni rahat bıraktılar artık o obur, kırılgan, mızmız, küçük kız bir ay daha aranızda olmayacak çok üzgünüm elmyra'nın en sevdiği haliyle yine başbaşasınız! Nihahahahaa ( Aliye Rona gülüşü)

Ya ne diyordum ben?

Ne hakkında olacaktı bu yazı hormonlara gelince mutluluktan şaşırdım ne diyeceğimi, offff aslında çok şey demek istiyorum ama diyemiyorum engelleniyor kelimeler beynimde gelmiyor parmak uçlarıma dökülmüyor yazılara...


Şarhoş olduğunda kimi sevdiğini, hasta olduğunda ise kimin seni sevdiğini anlarsın...
Ya aslında böyle aforizmalar ve bi takım sözler üzerinden yazılar yazmayı seven bir insan değilimdir ama ne hoş bir söz bu böyle...

Şarhoş olduğunda kimi sevdiğini, hasta olduğunda ise kimin seni sevdiğini anlarsın...
İşte şimdi size açıklıyor mu sarhoş olduğumda yaptığım saçmalıkları?


Annem ve sevgili kız arkadaşı berbat bir dizi izliyorlar, iğrenç müzikleri var kafam oraya kayıyor birazdan intihar edebilirim, Hacı'm kurtar bani...

Aaaa Hacı evet hacı ama durun bi çok komik bir şey oldu annem ile erkek arkadaşı ortak face hesabı açmışlar bunlar zaten nicedir bıdır bıdır mesajlaşıyorlardı ben de içten içe kıskanıyordum "Yahuuu anneme bak anneme bakkk." derken bir de ortak face heabı çıktı karşıma! Hangisi kafayı daha çok yemiştir bilmiyorum ama aşktandır aşktan diyerek geçmek istiyorum bu mevzuyu aşk dedim de aklıma geldi HACI!

Hacı'm gibi bir ileri zekalı, kültürlü, yerinde davranmasına beceren (özel kısımlarda neler yaptığını burda anlatmasam çok iyi olur) bir zatı muhterem, aşk-ı derun (arakladım ne demek bilmiyorum ama yakıştı) insana HACI diyorum ya offfff ne alaka elmyra çok salaksın!

Ne yapalım bu da böyle olsun be HACI belki bir gün başka bir isim bulurum..

Aslında ismi kendinde saklı ama işte neyse...

Kendimden Tiksindim! 

Tiksindim gerçekten kendimden ayrıca ne boş bir yazı oldu bu. 

Ah iş mevzusu var bi de benim iş bulmam lazım acilen, param yok, pulum yok, üretim gücüm yok, kafam durmaya başladı zekam geriledi saçlarımda gittikçe açılıyor SARIŞIN MI OLUYORUM NE?

Bugün kendimden tiksinmem için koca bir neden yarattım kendime o da bu yazı oluyor... 


Son olarak burayı bir dilek kuyusu farzediyorum ve bir dilek diliyorum. 
-----En kısa zamanda bir evim olsun------ 

4 Eylül 2012 Salı

Huzur İçinde Uyu Michael Clarke Duncan!

Hepimiz onu Yeşil Yol filmiyle tanıyoruz kocaman cüssesi ile bizi ağlatan John Coffey..  Filmde John Coffey'i bir çok kez öldürmüştüm ben, Yeşil Yol benim en sevdiğim 5 film arasındadır, defalarca izledim bıkmadan usanmadan izlemeye devam ederim, her karakterin ayrı bir yeri vardır ama en çok beni duygulandıran John Coffeydir, dedim ya bir çok kez öldürdüm onu ben diye peki ya şimdi filmi izlerken daha çok üzülmeyecek miyim? Ayrılıklarla ilgili takıntımı biliyorsunuz. Birisinin ölmesi, birisinden ayrılmak. Bugün ne lanet olası bir gün. Yarı gözlerimi açmışım, karnımın ağrısından lanet olası yataktan çıkamıyorum.. Elimde telefonum bakalım neler oluyor derken o capsler...


Bir an için gerçek olduğuna inanamadım... Sonra bir haber sitesinde olayın doğruluğunu görünce işte o sahne aklımda ve hormonlarımın hobareyyyy göz yaşı dökeceğimiz bir mevzu çıktı diye vals yapmaya başlamasından sonra başladım göz yaşlarımı akıtmaya... 


Önce aklıma gelen John Coffey oldu tabii hepiniz gibi... Peki ya sonra? 
Balthazar, Bear, Manute? 
Huzur içinde uyu koca adam demekten başka çaremiz kalmıyor. 
O kötü, o güçlü, o savaşçı, o duygusal... 
O iyi bir oyuncuydu ve unutmamak gerekir iyi bir sesti... 
Huzur İçinde Uyu Michael Clarke Duncan! 
Özleyeceğiz!!!!! 



3 Eylül 2012 Pazartesi

Hayal ediyorum

Sımsıcak su ile doldurulmuş bir küvet hayal ediyorum içindeyim ve kendimi suya bırakmışım.. Sonra masaj yapan birini hayal ediyorum bacaklarıma, belime, boynuma masaj yapıyor hafif bir müzik çalıyor... O'nu hayal ediyorum sarılmış bana öylece duruyoruz sessizce... Dev bir çikolata şelalesine kaşıkla giriştiğimi hayal ediyorum.. Aşk filmleri ve bolca aburcubur eşliğinde koltukta hayal ediyorum kendimi... Her yerim ağrıyor diş etlerime kadar.. Geçtiğini hayal ediyorum..

Şu anki ruh halime dayanabilecek bir sevgili hayal ediyorum, elleri ile nutella yedirsin bana hatta yıkasın beni sonra uyutsun sırtımı okşasın.

Çok mu şey istiyorum?

Her yerim ağrıyor, diş etlerime kadar... Dev bir ağrı kesici hayal ediyorum...

Çok hayal ettim gözlerim doluyor resmen...

Üffff işte sadece bugünlerde kadın olmak istemiyorum!





2 saat sonra gelen edit: Bostancı sahile inildi, 40 midye ve 1 sucuk dürüm yendi, en yakın marketten 1 kavanoz nutella alındı eve dönüldü... İşte şimdi hayat bana güzel^^



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...