Milyonlarca kelime kafamın içinde uçuşurken, oraya buraya yazamadığım, kimseye söyleyemediğim şeylerin varlığı beynime ve yüreğime fazla geliyordu ve yine aldım bu sanal günlüğü elime...

18 Ocak 2013 Cuma

Ada ada ada

Geniş, büyük kemik bir kültablası önümde içinde yanmış izmaritler.. Bazıları yarıya kadar içilmiş bazıları sonuna kadar tüketilmiş.. Her biri sanki bir düşüncenin bitişinin izini taşıyor bu izmaritler. Ucuca ekleyerek yaktığım sigaramın dumanı bir sis olmuş adeta odamın karanlığında.. Belli belirsiz tıkırtılar yükseliyor klavyeden sonra bir sessizlik hakim oluyor odaya ve bilgisayar ekranının ışığıdan dumanin olusturdugu sis perdesini izlemeye koyuluyorum.. Ada ada ada neden bahsedeyim ben simdi.. Manzaraya karsi ictigimiz rakilardan mi bahsedeyim? Sabahlara kadar sevismelerimizden mi? Hani bi gece donuste kafan cok guzeldi, bana bagirip cagirip  bir tokat patlatmistin sonra Bostancida ilk kez aglamistin ya.. Affetmistim ben seni sevgili her seye ragmen affetmisti. Hani tek hayalimiz adada bir evdi bizim bundan mi bahsedeyim?  Buzla doldurduğum bardağımdan bir yudum daha likör çekiyorum boğazımı yakarak geçiyor bir nefes daha sigara... Her şeyin tadının, görüntüsünün farkındayım fakat neden yazamıyor bu parmaklar neden durmuyor bu beyin....? Düşünceler havada uçuşuyor; yakalayıp dize getiremiyorum.. cümleler oluşmuyor, kelimeler yıkık...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...