Milyonlarca kelime kafamın içinde uçuşurken, oraya buraya yazamadığım, kimseye söyleyemediğim şeylerin varlığı beynime ve yüreğime fazla geliyordu ve yine aldım bu sanal günlüğü elime...

28 Ocak 2012 Cumartesi

Şimdi başka bir tende ölüyorsun...

Merhaba Sevgili beni tanıdın mı? Hayır kan değil o, hayır yara değil korkma, sen hayal görüyorsun sevgili gerçekten damlamıyor kan hiçbir yerimden. Efendim sevgili? Ne duydun? Hayır ahşapa düşmüyor kanlar yine suyu açık unutmuşumdur. Bilirsin çok unutkanım. Yaptıklarını da unuturum yapmadıklarını da. Hayır sevgili hayır solmadı yüzüm, acımıyor canım.

Gel bak uzanalım şöyle, yüzünü çevir yüzüme. Gözlerine son kez bakıyorum çok güzeller, dudakların çok yumuşak sevgili.. Mmmm kokunu kesinlikle unutmayacağım. Biliyor musun? Gizli Gizli koklardım ben zaten seni. Şimdi son kez kokluyorum.

Gece oldu değil mi? Dur ilacımı içeyim. Hayır sevgili hasta değilim sadece uyu ilacı içiyorum çünkü benim için bu gece uyumak zor olacak. Hayır sevgili hayır yara değil o bak kanamıyor. Yüzümdeki acı ifadesi değil sevgili sen yanımdasın ya çok mutluyum.

Birazdan uyuyacağım evet sevgili, canım hiç acımayacak dur son kez sana bakayım. Son bir şarkı dinleyelim mi beraber en sevdiğimiz olsun sevgili hep dinlediğimiz. Manowar mı olsun whitesnake mi ben whitesnake severim bilirsin. Hayır hayır bir kez daha oyuncak dünya'yı dinleyelim sevgili.

Birazdan uyuyacağım sevgili ve bu son dinlediğimiz şarkı olacak bizim. Kokun burnumda uyuyacağım, ellerini tenimde hissederek.

Güle Güle Sevgili, sana zarar gelmesine izin verme.

Evet, sevgili yalan söyledim o yaraydı ve evet çok acıyor çok kanıyor...
...Ama sabaha geçecek çünkü; Sen şimdi başka bir tende ölüyorsun...

26 Ocak 2012 Perşembe

Bir garip ruh halleri..

Çok garip hissediyorum, uyuşuyor sanki bedenim ve söyleyecek hiçbir şeyim yok. Konuşacak bir şey kalmadı... Ya hissedecek onlar da bitti.

Boşlukta gibiyim sanki.

Dalından kopmuş bir yaprak gibi süzülüyorum havada bir rüzgar esecek savrulacağım, yere düşeceğim, sonra rüzgar esecek uçacağım, yere düşeceğim, savrulacağım, uçacağım, düşeceğim ve sonunda biri gelip üstüme basacak.

Ağlamak? Yok artık daha ne kadar ağlasam rahatlatmaz beni.
Yemek yemek? Onlarca kez dolaba baktım hiçbir şey istemedi canım.
Alkol? İnan hiç içimden gelmiyor.
Taksim? Ne yapacağım çıkıp daha acımaz mı canım?
Oyun oynamak? Boş boş bakıyorum ekrana.
Yazı yazmak? Yazıyorum ne oluyor zırvalıyorum di mi?
Uyumak? Yatınca göz yaşlarıma engel olamıyorum, ağlamak istemiyorum.

Ölmek, intihar, uyuşmak, düşünmemek.

U-yu-ya-mı-yo-rum!

Sabah 06:50'yi gösteriyor saatler, merkezi sistem kaloriferimiz çoktan sönmüş ve ev biraz soğuk fakat benim içimdeki soğukluk beni daha çok ürpertiyor. Uyuyamadım işte olmadı. Gözlerimi huzura kapatmayı severim ben ama bugün huzurum yok çalınmış. Gözlerimden akan yaşları durdurmak istiyorum akmasınlar, değmiyor çünkü dudaklarım titremesin, nefret ediyorum dudaklarımdan yalanı öptüler çünkü. Kendimden nefret ediyorum yalana aşığım çünkü. İçimde endişe, huzursuzluk ve mutsuzluk var.

Bir kaybediş hikayesi belkide. Yapılırmı ikinci kez bu bana? Ben bunu hak edecek ne yapmış olabilirim.

Düşüncelerime engel olamıyorum ve bu huzursuzluk beni boğuyor, boğuluyorum.

Beni huzursuzluk ile boğmak yerine ellerini dolaysaydın boynuma ve sıksaydın tüm gücünle daha az acı çekerdim ben.

Diyecek fazla bir şey yok aslında her şey ortada..


Tek istediğim gözümü kapatmak huzur ile sonra yine uyanmak huzurla.

23 Ocak 2012 Pazartesi

Kardan Adamlar ve Kumdan Kaleler

Başlık yazının içeriğini merak ettiriyor değil mi?

Aslında bu başlığın üstüne çok yazı yazarım ama bu sadece bir tanıştırma yazısı olacak :) İpekböceği'm de aynısını bana yapmıştı ve ben şimdi size Dilara'yı tanıtmaktan dolayı çok mutluyum. Dilara benim gibi değildir onun kalemi çok kuvvetli ve edebi yönü çok ağır. Yazdığı hikayelere bayılıyorum eminim açtığı kişisel blogu sizde benim kadar çok seveceksiniz bir bakın derim. Kendisinin Elmira adında bir de kitabı var.. Elmyra ve Elmira arasındaki isim benzerliği ayrı ayrı ikimizi de şok etmişti zaten :)

Sizler benim yazılarımı okuyanlar bir şekilde avalon prensini tanıyorsunuz, Dilara ise Avalon Prensesi çünkü Avalon Prensinin en yakın arkadaşı böylede kocaman bir detay vereyim sizlere.

Hani demiştim ya ipekbocegiim de bana aynısını yapmıştı diye.. Belki bu aramızda bir seramoni olur ve herkes gelen arkadaşını birbirine tanıtır ve çoğalır blog dostluğumuz..

İnanın birilerinin dostluğunu hissettikçe yazmak bir o kadar zevkli hale geliyor.

Beni yalnız bırakmayacağınızı, Dilara'yı da çok seveceğinizi biliyorum.

Sizi seviyorum.

11 Ocak 2012 Çarşamba

N'oluyo olm

Sana elleyemiyorum. Sadece kafam güzel o yüzden sana dokunanıyorumu bu şekilde ifade etmek geliyor içimden. Aslında senin yanında olmak güzel kafam güzel olsa da olmasa da, kafamın güzel olması da güzel. Önümde duran vodka fındıkın yerine seni içmek istiyorum çünkü; sen daha çekicisin. Kafam böyleyken benden yazı yazmamı istemen hayatın boyunca yaptığın en büyük saçmalıktı. Bak! Ben de senin için bir şeyler yapabiliyormuşum. Sırıta sırıta bakma öyle o olmayan burnunu yerim. Neyse ipadini sevdiğimin. Müsadenle içkime ve sigarama dönüyorum.

9 Ocak 2012 Pazartesi

Gece

Ayaklarını yere bastığında fark etti yerin soğukluğunu, sessizce yürümeye başladı gecenin karanlığında, kapıyı araladı gıcırdıyordu kapı, sanki ses kendinden çıkmış gibi dudaklarını ısırdı, ışık gözlerini aldı..

Bir kaç adım sonra tuvaletteydi...

...uzun uzun baktı aynadaki aksine parmak uçları ile dudaklarına dokundu, avuç içleri ile saçlarını okşadı, gülücük attı aynaya istemsizce ama bu gülücük buruktu...

Odasına geri döndü, kedisi yastığa gömülmüştü bile kenara sığındı tıpkı sokakta üşümemek için kuytuya giren yavru kediler gibi..

O'nu düşünmeye başladı.. Güzel ve mutlu hissediyordu kendini onun yanında. Hiç olmadığı gibi...

Düşüncelerine engel olamıyordu, beyninden hızla geçiyordu kelimeler..

Dünyanın en bilindik yalanları ile avutuyorum kendimi diye söylendi içinden..

Ellerini yastığın altına koydu ve gözlerini sımsıkı kapatıp...

..sabah uyandığı zaman tüm bu hislerin gitmesini diledi..

8 Ocak 2012 Pazar

Söyleyecek bir şeylerim olabilir..




O kadar garibim ki şu an bir yanım koşarak kaçmak istiyor bir yanım sessizce kalıp izlemek istiyor olanları. Gücüm yok! Tükendiğimi hissediyorum.

Ağlıyorum; içime akıyor gözyaşlarım..

Kliplerdeki terk edilmiş kadınlar gibiyim; fonda bir aşk şarkısı ama her şey bitmiş bense şarkı söylüyorum koca bir taşın üstünde. Klibin sonunu göremiyorum ya bitecek ekran siyaha dönecek ya biri gelecek arkamdan omzuma dokunup bana sarılacak.

Acıyorum aslında kendime, bu garip ruh halime.

Aslında yazı burada bitmişti fakat bir şey fark ettim bu yazının bir etiketi bile yok tıpkı benim gibi boş bu yazı da bomboş.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Gunluk yine

Yahu su siralar fena ask modundayim.. Al beni raki ic,al beni sevis, al beni sezen aksu dinle, al beni sinemaya git, al beni uyu, al beni sev, al beni her sey yap o derece sevgi ve ilgi hormonu salgiliyorum icten iceeee..

Amaaa gel gor ki hayat oyle olmuyor be elmyraucuc! Azar ustune azar! Parasizlik ve borc desen cabasi! Zaten firsat sepetlerinden yemek ve ya otel kapip goturende yok..

Yilbasinda tek bir hediye acamadim!

Calis calis hep bir karis!

Mezar bulsam icine giricem biraz uyuyayim prens gelsib opsun uyanicam ya da ekonomik kriz falan bitsin ne bileyim anneme loto ciksin falan guzel bir sey olsun ya!!

Yeni yildan dileklerimizi diledik ama daha boktan bir Pazar'a uyandik nasil olacak?

Yapilir mi be diyir gad yapilir mi bu bana!

Cokbir sey istemiyorum valla bak.

Romantik bir adam
Biraz para
Huzurlu is ortami
Annem saglikli olsun
Dostlarim mutlu

Utopya prensesi olmaya adayim yani!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...