Milyonlarca kelime kafamın içinde uçuşurken, oraya buraya yazamadığım, kimseye söyleyemediğim şeylerin varlığı beynime ve yüreğime fazla geliyordu ve yine aldım bu sanal günlüğü elime...

21 Nisan 2015 Salı

Her Aşk Ölümü Tadacak...!




Ne garip bir şey bu aşk değil mi? Ne kandırıkçı, oyun bozan bir şey.. İlk geldiğinde sizi çok mutlu eden giderken yerle yeksan eden bir şey.. Tüm duyguları yaşamanızı sağlayan şey aşk! Ben pek beceremem aşık olmayı.. Neden beceremiyorum biliyor musunuz? Beceremiyorum çünkü bilmiyorum ben aşık olmayı köle oluyorum deli oluyorum divane oluyorum o duyguyu tattığım zaman... Sürükleniyorum taki o ayrılık duvarına toslayana kadar sürükleniyorum sonrası hep acı hep gözyaşı...


18 Nisan 2015 Cumartesi

Ben hep rengarenk

Merhaba benim adım Gökkuşağı... Renklerimi karakterlerimden alıyorum.. Her renk ayrı bir karakter tam içimde bir yerlerde bir gün mavi ile karşılaşırsınız bir gün kırmızı ile... Renklerimi ben kafamdaki seslerden aldım hepsi başka bir şeyler söyler durur.. Karmaşamı ben renklerimden aldım ne olacağımı hiç bilememki ben bazen mavi bazen sarı...

Merhaba benim adım Gökkuşağı!

Yağmurdan sonra çıkıp umut veren.. Her hangi bir su birinkintisinde bile görebileceğiniz bir şeyim ben.. Çıkacak bir yer illaki bulurum ama sadece görmek isteyenler görür beni.. Siz hiç yağmurlu bir günde basıp geçtiğiniz su birikintisine dikkatlice baktınız mı? Çoğu zaman oralardayım ben ama siz hiç farketmezsiniz..

Kendimi gösterdiğimde hayretle izlersiniz beni parmakla gösterirsiniz çoğu zaman ama ben yokken düşünmezsiniz bile beni..

Merhaba benim adım Gökkuşağı...
Renklerimle burada tam karşınızdayım!

16 Nisan 2015 Perşembe

Dönüş...

Gitmek mi zor ? Kalmak mı zor ?

Dönmek zor, hemde çok zor... Neresinden tutacaksın, son yazını yazmışsın 2013 yılının Ocak ayınca olmuş 2015 Nisan, ne çok şey değişmiş belki hiçbir şey değişmemiş. Devrik Türkçen dilbilgisinden nasibini almamış cümlelerin ve kafanın içinde uçuşan kelimeler...  Şunu yazayım, bunu yazayım, bu konuyu yazayım ama ben yazayım derken tekrar tekrar sarı büyük kalın kapaklı günlüğüm ile yorganın altında buluyorum kendimi. 

Bir şeyler bırakmak geride, yarın gittiğinde arkandan ruhunu anlayanlar defalarca okusun diye...

Neye kızmıştım en çok, ne üzmüştü beni, ne düşünmüştüm olan olaylar hakkında? 

İlham Peri'm dönelim demeseydi elbette bu gücü kendimde bulamazdım... 

Ahhhhh, kelimeleri yakalayıp dize getirip döküversem buraya ne çok anlayacak şey var... Sahi ne yaptılar Blogger profillerimize? Bazı şeyler olduğu gibi güzel değil mi? Kuşe kağıtta okumak ister misiniz Sefilleri, dedenizin Burak Özçivit gibi gözükmesini ister misiniz? Biz zaten yazan insanlarız bağlıyız tutkularımıza, geçmişimize, alışkanlıklarımıza... Değiştirmeyin dünyamızı kapatmayın ruhumuzu...

Ha twitter güzel, instagram güzel, tumblr güzel fakat duyguları en çıplak hali ile kelimelere dökmekten güzel değil hiçbir şey! 


Hazırsak başlayalım! 

Ben döndüm, biz döndük..... 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...