Milyonlarca kelime kafamın içinde uçuşurken, oraya buraya yazamadığım, kimseye söyleyemediğim şeylerin varlığı beynime ve yüreğime fazla geliyordu ve yine aldım bu sanal günlüğü elime...

27 Kasım 2011 Pazar

Siyah Leopar

Şırıngaya biraz hava çekti kız, havayı ittirince ilaç kendiliğinden içine doluyordu şırınganın çocukluğunda annesi bir oyun gibi öğretmişti bunu kıza çok severdi bunu yapmayı, bir tane daha ve bir tane daha.. 8 flakon ilaç 48 ml izotonik sonuncuyu çekerken şırıngadan ilaç fışkırdı ve birazı buruş buruş olmuş kırmızı sigara paketinin üstüne geldi, iğnenin ucunu derialtından göbeğine taktı.. canı acımıyordu artık alışkındı.. içeride olanlardan habersiz sigara paketini eline aldı bir tane sigara çıkardı, dudaklarının arasına alıp ateşledi.. Ve seslendi.. İçeriden gelen ses biraz boğuktu…

Geliyorum..

Bir tealight aydınlığındaydı o da; Kız sayısal loto kağıdını özenle açtı bir bıçak ucu yardımıyla kaşığın üzerine bıraktı bej-kahverengi arası renkteki tozu.. Bir parça filitreyi özenle kaldırdı poşetin içine şırıngaya çekerken yüzünde biraz acı biraz mutlu bir hava vardı. Bu zamana kadar kızı herkes mızmız diye bilirdi başı ağrısa ağlardı ama tüm acılara rağmen o zor bulduğu damarlarına doğru sapladı iğneyi.. Dudaklarını ısırdı. O sırada içeriden biri seslendi.. Gelen ses toparlanmasına neden oldu. Zorla dudakları arasından seslendi içeriye

Geliyorum…

İçeri gitti, turuncu koltukta uzanmış o çok sevdikleri aptal kafa yormayan dizilerden birini izliyordu kız.. O da siyah koltuğa uzandı.. Birbirlerine bakıp aynı anda.

Evimiz çok güzel değil mi? Burada beraber ölelim..

Aylar sonra kız başka bir evde bir bilgisayar karşısında.. Ve yalnız.. Ve yarım.. Ve hüzünlü ve özlem dolu..

Ama hep onunla onsuz..

1 yorum:

  1. Bazen sadece fotoğraflar kalıyor gidenlerden...
    _mavi_

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...